Tarihin tozlu sayfalarında saklı kalmış bir an, cesaretin ve samimiyetin sembolü olarak günümüze ulaşıyor. Erzurum Kongresi'nden Sivas Kongresi'ne, Milli Mücadele'nin en kritik anlarında rol oynayan Mazhar Müfit Kansu, Padişah Vahdettin'e karşı sergilediği tavırla adeta tarihe meydan okudu. Peki, Kansu'yu bu kadar özel kılan neydi ve Yıldız Sarayı'nda yaşanan o tarihi görüşmede neler konuşuldu?
Padişah'a "Beyefendi" Demek: Bir Devrin Sonu mu?
Osmanlı İmparatorluğu'nun son demlerinde, herkesin padişaha "efendimiz" diye hitap ettiği bir dönemde, Mazhar Müfit Kansu'nun Vahdettin'e "Beyefendi" diye hitap etmesi büyük bir olaydı. Bu durum, o dönemdeki siyasi atmosferi ve Kansu'nun kişisel cesaretini gözler önüne seriyor. Yıldız Sarayı'nda gerçekleşen bu görüşmede Kansu, Vahdettin'e doğrudan "Beyefendi, düşmandan memleketimizi kurtarmak için ne gibi bir çare düşünüyorsunuz?" sorusunu yöneltti.
Bu soru, sadece bir hitap şeklinin ötesinde, bir zihniyetin değiştiğinin de işaretiydi. Kansu'nun bu yaklaşımı, Milli Mücadele ruhunu ve halkın egemenliğine olan inancını yansıtıyordu.
Mazhar Müfit Kansu Kimdir?
Mazhar Müfit Kansu, sadece padişaha farklı hitap şekliyle değil, Milli Mücadele'deki aktif rolüyle de tanınan önemli bir şahsiyettir. Erzurum Kongresi'nde Milli Mücadele'ye katılan ve Sivas Kongresi'nde de aktif rol oynayan Kansu, Anadolu-Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti üyeleri arasında yer almıştır. Milli Mücadele'ye olan bağlılığı ve cesur duruşu, onu dönemin öne çıkan isimlerinden biri yapmıştır.
Kansu'nun hayatı ve mücadelesi, Türk milletinin bağımsızlık aşkının ve kararlılığının en güzel örneklerinden biridir. Onun cesareti ve vatanseverliği, gelecek nesillere ilham kaynağı olmaya devam edecektir.
Milli Mücadele kahramanlarından Mazhar Müfit Kansu'nun Padişah Vahdettin'e "Beyefendi" diye hitap etmesi, tarihin unutulmaz anlarından biri olarak hafızalara kazınmıştır. Bu olay, bir dönemin kapanışını ve yeni bir dönemin başlangıcını simgelerken, aynı zamanda Kansu'nun cesaretini ve Milli Mücadele'ye olan bağlılığını da gözler önüne sermektedir. Bu tarihi an, Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesindeki kararlılığının bir göstergesi olarak daima hatırlanacaktır.