Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş, dünya gündemini 24 Şubat 2022 tarihinden beri meşgul ediyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in "Ukrayna'da özel askeri operasyon" başlattıklarını duyurmasıyla başlayan bu süreç, yaklaşık 3,5 yıldır devam ediyor. Savaşın başından itibaren Türkiye, hem Rusya hem de Ukrayna ile iyi ilişkilerini koruyarak arabuluculuk rolünü üstlenmeye çalıştı. İstanbul'da gerçekleştirilen müzakereler, bir dönem barış umutlarını artırmış olsa da, henüz kalıcı bir çözüme ulaşılamadı. Peki, Türkiye'nin bu çabaları sonuç verecek mi?
Savaşın Başlangıcı ve Gelişimi
24 Şubat 2022 sabahı, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in televizyondan yaptığı açıklama ile dünya yeni bir güne savaş haberiyle uyandı. Putin, Ukrayna'da özel askeri operasyon başlattıklarını duyurarak, bu operasyonun amacının sivilleri korumak ve Ukrayna'yı "Nazilerden arındırmak" olduğunu iddia etti. Ancak, bu açıklama uluslararası toplumda büyük tepkiyle karşılandı ve birçok ülke Rusya'ya ekonomik yaptırımlar uygulamaya başladı. Savaşın ilk günlerinde Rus ordusu, Ukrayna'nın birçok bölgesine saldırılar düzenledi ve başkent Kiev'i ele geçirmeye çalıştı. Ancak, Ukrayna ordusunun ve halkının direnişi, Rus ilerleyişini yavaşlattı.
Savaşın ilerleyen dönemlerinde, Rusya'nın stratejisi değişti ve daha çok Ukrayna'nın doğu ve güney bölgelerine odaklandı. Özellikle Donbas bölgesinde yoğun çatışmalar yaşandı. Rusya, bu bölgelerde kontrolü ele geçirmek için ağır bombardımanlar düzenledi ve birçok şehir yerle bir oldu. Savaşın siviller üzerindeki etkisi ise трагично oldu. Milyonlarca Ukraynalı evlerini terk etmek zorunda kaldı ve komşu ülkelere sığındı. Birleşmiş Milletler verilerine göre, savaşta binlerce sivil hayatını kaybetti ve on binlercesi yaralandı.
Türkiye'nin Arabuluculuk Çabaları
Türkiye, savaşın başından itibaren hem Rusya hem de Ukrayna ile diyalog kanallarını açık tutarak arabuluculuk rolünü üstlenmeye çalıştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, her iki ülkenin liderleriyle de sık sık telefon görüşmeleri yaparak, ateşkes çağrısında bulundu ve müzakerelerin başlaması için çaba gösterdi. Türkiye'nin bu çabaları, uluslararası toplum tarafından takdirle karşılandı. Özellikle İstanbul'da gerçekleştirilen müzakereler, bir dönem barış umutlarını artırdı. Bu müzakerelerde, taraflar arasında bazı konularda uzlaşma sağlandı ve ateşkesin ilan edilmesi için zemin hazırlandı. Ancak, müzakerelerden kısa bir süre sonra, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırıları yeniden интенсивность kazanınca, barış umutları da azalmaya başladı.
Türkiye'nin arabuluculuk çabaları sadece müzakerelerle sınırlı kalmadı. Türkiye, aynı zamanda Ukrayna'ya insani yardımda bulundu ve savaş mağdurlarına destek sağladı. Ayrıca, Türkiye, Karadeniz'de güvenliğin sağlanması için de önemli adımlar attı. Özellikle tahıl koridoru anlaşması, Türkiye'nin arabuluculuk çabalarının en somut sonuçlarından biri oldu. Bu anlaşma sayesinde, Ukrayna'nın limanlarından dünya pazarlarına tahıl ihracatı yeniden başladı ve küresel gıda krizinin önüne geçildi.
Savaşın Sonuçları ve Türkiye'nin Rolü
Rusya Ukrayna savaşı, sadece bu iki ülkeyi değil, tüm dünyayı etkileyen bir kriz haline geldi. Savaş, enerji fiyatlarının artmasına, enflasyonun yükselmesine ve küresel ekonomik büyümeyi olumsuz etkiledi. Ayrıca, savaş, Avrupa'da güvenlik endişelerini artırdı ve NATO'nun yeniden önem kazanmasına neden oldu. Türkiye, bu krizde hem bölgesel hem de küresel düzeyde önemli bir rol üstleniyor. Türkiye'nin arabuluculuk çabaları, savaşın sona ermesi ve barışın sağlanması için kritik önem taşıyor. Ancak, savaşın ne zaman ve nasıl sona ereceği henüz belirsizliğini koruyor. Türkiye'nin, her iki tarafla da iyi ilişkilerini koruyarak, arabuluculuk rolünü sürdürmesi ve barış için çaba göstermesi gerekiyor.
Savaşın başından beri Türkiye, dengeli bir politika izleyerek hem Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü destekledi hem de Rusya ile ilişkilerini korumaya çalıştı. Bu denge politikası, Türkiye'nin arabuluculuk rolünü sürdürmesine ve her iki tarafla da diyalog halinde kalmasına olanak sağladı. Ancak, savaşın uzaması ve taraflar arasındaki güvensizliğin artması, Türkiye'nin işini zorlaştırıyor. Yine de, Türkiye'nin bölgedeki konumu ve deneyimi, barışın sağlanması için önemli bir avantaj sağlıyor. Türkiye'nin, uluslararası toplumla işbirliği içinde, barış için çaba göstermeye devam etmesi gerekiyor. Unutulmamalıdır ki, kalıcı bir barışın sağlanması, sadece bölge için değil, tüm dünya için hayati önem taşıyor.