Pakistan, Hindistan'a ait olduğu iddia edilen ve İsrail yapımı olan 77 adet silahlı insansız hava aracını (SİHA) düşürdüğünü açıkladı. Bu açıklama, bölgedeki zaten yüksek olan tansiyonu daha da artıracağa benziyor. Pakistan Ordusu Halkla İlişkiler Birimi (ISPR) Genel Müdürü Korgeneral Ahmed Şerif Chaudhry'nin yaptığı basın toplantısında, son gelişmeler hakkında detaylı bilgiler verildi. Hindistan'ın Pakistan'a yönelik saldırılarında hayatını kaybeden sivillerin sayısının 33'e, yaralananların sayısının ise 62'ye yükseldiği belirtildi. Bu durum, bölgedeki insani krizi de derinleştiriyor.
SİHA Krizi: Tarafların Açıklamaları
Korgeneral Ahmed Şerif Chaudhry, basın toplantısında yaptığı açıklamada, "Şimdiye kadar Hindistan'a ait 77 SİHA'yı etkisiz hale getirdik. Bu, ülkemizin hava sahasını koruma konusundaki kararlılığımızın bir göstergesidir" dedi. Pakistan'ın bu iddiasına Hindistan'dan henüz resmi bir yanıt gelmedi. Ancak, bölgedeki askeri hareketliliğin arttığı ve her iki ülkenin de teyakkuz halinde olduğu bildiriliyor. Bu durum, uluslararası kamuoyunun da dikkatini çekmiş durumda ve birçok ülke, tarafları itidale davet ediyor.
Bölgedeki Sivil Kayıplar Artıyor
Hindistan'ın Pakistan'a yönelik saldırıları sonucu hayatını kaybeden sivillerin sayısının artması, bölgedeki insani durumu daha da kötüleştiriyor. Chaudhry, "Sivillerin korunması önceliğimizdir. Ancak, Hindistan'ın ayrım gözetmeksizin yaptığı saldırılar, masum insanların hayatını kaybetmesine neden oluyor" şeklinde konuştu. Bölgedeki sivil toplum kuruluşları da, her iki tarafı da sivillerin korunması konusunda daha duyarlı olmaya çağırıyor. Birleşmiş Milletler (BM) de, bölgedeki durumu yakından takip ettiğini ve insani yardım çalışmalarına destek vermeye hazır olduğunu açıkladı.
Savaşın Eşiğinde miyiz?
Pakistan'ın Hindistan'a ait 77 SİHA'yı düşürdüğü iddiası ve artan sivil kayıplar, bölgedeki gerilimi tırmandırarak yeni bir çatışma riskini beraberinde getiriyor. Uluslararası toplumun arabuluculuk çabaları ve tarafların itidalli davranması, olası bir felaketin önüne geçmek için hayati önem taşıyor. Ancak, her iki ülkenin de sert açıklamaları ve askeri hazırlıkları, durumun ciddiyetini koruduğunu gösteriyor. Bölgedeki gelişmelerin yakından takip edilmesi ve diplomatik çözüm yollarının aranması, barışın sağlanması için tek umut olarak görülüyor.
