Çanakkale'nin Ayvacık ilçesine bağlı Demirci köyünde yaşayan iki kardeşin tarlalarında bulduğu yüzük, bölgede büyük heyecan yarattı. 500 yıllık olduğu tahmin edilen yüzük, Doğu Roma İmparatorluğu dönemine ait ve oldukça değerli bir tarihi eser olarak değerlendiriliyor. Kardeşler, buldukları bu nadide parçayı vakit kaybetmeden Troya Müzesi'ne teslim ederek, tarihe ışık tutulmasına katkı sağladılar.
Tarihi Yüzük Nasıl Bulundu?
Demirci köyünde çiftçilikle uğraşan kardeşler, tarlalarını sürerken ilginç bir nesneye rastladılar. İlk başta ne olduğunu anlamadıkları bu nesneyi temizlediklerinde, üzerinde çeşitli figürler bulunan bir yüzük olduğunu fark ettiler. Yüzüğün farklı ve eski görünümünden şüphelenen kardeşler, durumu yetkililere bildirmeye karar verdiler. Yapılan ilk incelemelerde, yüzüğün Doğu Roma dönemine ait olduğu ve yüksek ihtimalle bir mühür yüzüğü olduğu belirlendi.
Yüzüğün bulunma hikayesi kadar, ait olduğu dönem de oldukça ilgi çekici. Doğu Roma İmparatorluğu, Roma İmparatorluğu'nun ikiye bölünmesiyle ortaya çıkmış ve bin yıldan fazla süre boyunca hüküm sürmüştür. Bu uzun dönem boyunca, imparatorluk farklı kültürlerle etkileşimde bulunmuş ve zengin bir tarihi miras bırakmıştır. Çanakkale ve çevresi de Doğu Roma İmparatorluğu'nun önemli yerleşim yerlerinden biri olmuştur. Bu nedenle, bölgede bu tür tarihi eserlere rastlamak aslında çok da şaşırtıcı değildir.
Yüzük Müzeye Teslim Edildi
Kardeşler, buldukları tarihi yüzüğü büyük bir sorumluluk örneği göstererek Troya Müzesi'ne teslim ettiler. Müze yetkilileri, yüzüğün değerini ve önemini vurgulayarak, kardeşlere duyarlılıklarından dolayı teşekkür ettiler. Yüzük, müzede yapılacak detaylı incelemelerin ardından sergilenmeye başlanacak ve ziyaretçilerin beğenisine sunulacak. Bu sayede, hem bölgenin tarihi zenginlikleri daha iyi anlaşılacak, hem de kültürel mirasın korunmasına katkı sağlanmış olacak.
Bu tür keşiflerin, toplumda tarih bilincinin artmasına ve kültürel mirasa sahip çıkılmasına önemli katkılar sağladığı unutulmamalıdır. Çanakkale'deki bu son keşif, bölgenin tarihi potansiyelini bir kez daha gözler önüne sererken, benzer keşiflerin devam etmesi için de umut veriyor.