Eski dünya düzeninin kaybolması ve yenisinin inşa süreci, küresel arenada belirsizliklere yol açıyor. Bu küresel fetret döneminde, büyük güçlerin uzlaşı sağlaması zaman alacak gibi görünüyor. 'Yeni Yalta Düzeni' gibi denemeler olsa da, çıkarlar tam olarak paylaşılmadan yeni bir sistemin ortaya çıkması zor görünüyor. Çünkü küresel jeopolitik mimarinin de belirli bir sistematiği ve oluşması gereken şartları var.
Tarih Tekerrür mü Ediyor? Westfalya Örneği
Tarihten örnekler incelendiğinde, 1648'deki Westfalya Düzeni, Avrupa'yı derinden etkileyen Katolik ve Protestanlar arasındaki 30 yıllık savaşların ardından ortaya çıkmıştı. O dönemde, dünyevi iktidarın aracı olarak din ve mezhep kullanılmıştı. 1618-1648 yılları arasındaki savaşları sonlandıran Westfalya Barışı, Hollanda ve İsviçre'nin bağımsızlığını getirdi. Fransa güçlenirken, Almanya'da Katolikliğin tekeli kırıldı ve Protestanlık ile Calvincilik Avrupa'da kabul gördü.
Westfalya'dan sonra teolojinin uluslararası ilişkilerdeki etkisi azalmaya başladı ve küresel ilişkilerde sekülerleşme yaşandı. 1648'den sonra, uluslararası ilişkilerde egemen devletlerin eşitliği ilkesi sözde de olsa kabul edildi.
Yeni Dünya Düzeninde Neler Olacak?
Peki, günümüzde yaşanan küresel fetret döneminde neler olacak? Büyük güçlerin rekabeti, bölgesel çatışmalar ve ekonomik belirsizlikler, yeni bir dünya düzeninin oluşmasını zorlaştırıyor. Ancak, tarihin bize gösterdiği gibi, büyük krizler aynı zamanda büyük fırsatları da beraberinde getirebilir.
Yeni dünya düzeni arayışlarında dikkate alınması gereken bazı önemli noktalar şunlardır:
- Uluslararası işbirliğinin önemi
- Çok taraflı kurumların güçlendirilmesi
- Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine odaklanılması
- Yeni teknolojilerin getirdiği fırsatların değerlendirilmesi
Küresel Fetretin Sonuçları
Küresel fetret döneminin ne kadar süreceği ve nasıl bir sonuç doğuracağı belirsizliğini koruyor. Ancak, bu süreçte uluslararası toplumun aklıselimle hareket etmesi, diyalog ve işbirliği kanallarını açık tutması büyük önem taşıyor. Aksi takdirde, daha büyük krizlerin yaşanması kaçınılmaz olabilir.